Millî Mücadele'nin Yerel Tarihi 1918-1923 (Cilt 11): İstanbul

Mütareke’de İstanbul ve İstanbul Hükûmetleri

Bu bölümde Osmanlı Devleti’nin Mütareke döneminde İstanbul’daki uygulamaları hükûmetler üzerinden ele alınacaktır. 30 Ekim 1918 - 4 Kasım 1922 döneminde galip devletlerle ilişkileri iyi tutarak devleti muhafaza etmeye çalışan Padişah ve hükûmetlerini anlamanın dört yıllık süre içinde yaşanan değişme ve gelişmeleri izah etmeye yardımcı olacağı kanaatindeyiz. 13 Kasım 1918 - 6 Ekim 1923 arasında fiilen ve resmen işgal altındaki başkentte yüzyılın başından beri savaşan bir milletin bezginliği hâkimdi. Buna mukabil galip devletler Osmanlı ülkesini ekonomik ve siyasi sömürü alanlarına bölmek için çalışıyordu. Osmanlı Devleti’nin bu süreçte yetişmiş, mücadeleci, çağın gerçeklerini görebilen devlet adamı sıkıntısı yaşadığı anlaşılmaktadır. Toplumun beklentilerine cevap vermek siyasi yapıların iktidarını güçlendiren en temel işlevdir. Osmanlı hükûmetlerinin sivil kanadı Avrupa’nın hukuk ve adalet anlayışına güvenip siyaset ile netice almaktan başka çözüm üretememiş gibidir. Genelkurmay Başkanlığı’nın daha dirençli olduğunu, mücadele azmini ortaya koyduğunu ve milletle birlikte olmayı sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Toplum nezdinde meşru ve muktedir addedilen Halife/Padişahın iradesiyle başlayan mücadele sürecinin engelleri aşma kapasitesi Devletin sonunu da belirlemiştir. Bu durumda Türk insanı da kendi yolunu kendi açma sürecini başlatarak millî egemenlik mücadelesine sahip çıkmıştır. Amasya, Erzurum, Sivas ve Ankara hattında gelişen Misak-ı Millî’nin rehberliğinde yürütülen mücadele bu kararlılığın sonucudur. Padişah ve hükûmetleri büyük oranda dönemin şartlarını ve imkânlarını doğru görememenin sonucuna katlanmak zorunda kalmıştır. Galip devletler Batı Anadolu’da Yunanistan’ı, Doğu Anadolu’da Osmanlı Ermenilerini kullanarak Osmanlı hâkimiyetini bitirmek istemişti. Ordu’nun kurmay kadrosu büyük devletlerin doğrudan savaşa girmeyeceklerini öngördüler ve Yunan ordusunu mağlup ederek kendi bakış açılarına iktidar yolunu açtılar. Sakarya Savaşı’nın sonunda galipler kendi içinde bölünürken millete dayanmayan İstanbul’un tutumu da İngiltere ve Fransa merkezli olarak ikiye ayrılmış ancak netice alamamıştır. Padişah’ın defalarca hükûmetler kurdurduğu deneyimli devlet adamları bu gerçeği göremediler. Padişah da Büyük Millet Meclisi’ni tanıyarak Türk milletinin zihnindeki yerini muhafaza edemedi. 23 Nisan 1920’de Ankara’da kurulan meclis ve yeni hükûmet 1 Kasım 1922’de Saltanatı, 4 Kasım 1922’de ise İstanbul hükûmetlerini sona erdirdi.

Atıf vermek için tıklayın.

Not: Crossref'te bulunan "Actions" sekmesi üzerinden atıf metnine ulaşabilirsiniz.

Cezmi Eraslan
DOI: 10.53478/TUBA.978-625-8352-73-3.ch01