Çevre ve Ekosistem Hizmetlerinde COVID-19 Küresel Salgını Sonrası Yeni Normal
Çevre ve Ekosistem Hizmetlerinde COVID-19 Küresel Salgını Sonrası Yeni Normal
Son dönemlerde özellikle yetersiz altyapı, kötü sanitasyon ve hijyen şartları, artan hava kirliliği, kötü beslenme, mesleki ve çevresel kaynaklı enfeksiyonlar artmıştır. COVID-19 salgını son 20 yıl içinde ortaya çıkan viral kaynaklı salgınların en sonuncusudur. Bu virüs salgınının uluslararası ilişkilerden ticari alana, toplumların sosyo-kültürel alışkanlıklarından bireysel davranış kalıplarına ve psikolojik davranışlara kadar birçok etkilerinin olması beklenmektedir. Bir diğer etkinin de çevre ve ekosistem ile bu alanda uygulanan hizmetlerde olması büyük olasılıktır. Koronavirüsü ile ilgili mevcut veri ve bilgilere göre, COVID-19’un evsel atıksular ve/veya atıksuların karıştığı sular yoluyla bulaştığı ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Filtrasyon ve dezenfeksiyon işlemleri uygulanan mevcut merkezi su arıtma tesislerinde, COVID-19 salgını dolayısıyla ilave bir işleme ihtiyaç bulunmamaktadır. Son klorlama uygulaması, içme sularının mikrobiyolojik kalitesi ve güvenle içilebilirliği bakımından yeterlidir. Evsel veya kentsel atıksularda biyolojik atıksu arıtımı sonrası, hastalık yapan mikroorganizmaları gidermek üzere, UV veya ozon ile dezenfeksiyon uygulaması gerekmektedir. Su, atıksu ve katı atık toplama, dağıtma ve arıtma tesisleri çalışanlarının, sağlık çalışanları gibi, kişisel koruma gereçleri kullanımı ile hijyen kurallarını eksiksiz olarak uygulamaları önem taşımaktadır. Kent yerleşimleri içinde yer alan merkezi atıksu arıtma tesislerinden çevreye salınan mikro damlacıklarla patojen mikroorganizma yayılma riskine karşı tedbir alınmalıdır. Dünya genelinde ekolojik bakımdan kritik önemdeki rezerv alanları ile yaban hayatının korunarak sürdürülebilirliğin sağlanması hususunda, gönüllü kuruluşların da iş birliği ile ortak eylem planları oluşturulması teşvik edilmelidir.