TÜBA’dan 3 Eser Daha
TÜBA Türkiye’nin ulusal akademisi olması sorumluluğu ile sahip olduğu medeniyet mirası ve kültürel birikimini daha iyi anlamak için klasik eserlerden bilimsel çeviriler, sadeleştirmeler ve derlemeler gerçekleştiriyor. Diğer yandan farklı alanlardan son gelişmelerle hazırlanan eserlerle toplumda bilimsel yaklaşım ve düşüncenin yayılmasını sağlamak ve akademinin ihtiyaçlarına paralel olarak yayınlarına devam ediyor.
Çeyrek asrın gelişmeleriyle "Moleküler Biyoloji ve Genetik"TÜBA, Akademi Üyesi Prof. Dr. Mustafa Solak editörlüğünde; alanında uzman TÜBA üyeleri ve farklı üniversitelerden öğretim üyeleri tarafından Cumhuriyetin 100. yılı kapsamında hazırlanan “Moleküler Biyoloji ve Genetik- Sağlık Alanında ve Biyoteknolojide İleri Uygulamalar”ı yayımladı.
Moleküler biyoloji ve genetik alanında yeni nesil yöntemlerin ortaya koyduğu gelişmelerle hazırlanan eserin güncel içeriği tanı ve tedavi hizmeti sağlayanlar ile bu alanda araştırma ve geliştirme yapan bilim insanları için önemli bir kaynak niteliğinde. Eser, TÜBA üyeleri, TÜBA ödül sahipleri, öğretim üyeleri ile alanında uzman bilim insanlarının uzun süren titiz katkıları sonucu 29 bölüm olarak hazırlandı. Güncel ve kapsamlı bilgiler içeren bu eser, moleküler biyoloji ve genetik bilim disiplini başta olmak üzere temel bilimler ve sağlık alanında yararlanılacak bir rehber olarak da tasarlandı. Hücre biyolojisinden, moleküler genetik tanı yöntemlerine, hemotolojide genetikten, gen terapisine değin her başlık altında son gelişmeler detaylı olarak ele alındı.
TÜBA’nın Bilim ve Düşünce Serisinde yayımlanan eser hakkında konuşan Akademi Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker çalışmanın son çeyrek asırda moleküler biyoloji ve genetik alanında gerçekleşen hızlı gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıktığının altını çizdi. Başkan Şeker şöyle devam etti: “Günümüzde birçok moleküler biyoloji ve sağlık temelli bilimsel araştırmalar ileri düzey yöntem ve teknolojiler yardımı ile yürütülüyor. Moleküler biyoloji, moleküler genetik ve biyoteknoloji gibi gelişmekte olan bilim alanlarında, hücrelerin, besinlerin ve çevresel faktörlerin fizyolojik ve metabolik aktivitelerinin moleküler düzeydeki etkileşimlerini anlamak için ileri düzey çalışmalar yapılıyor. Bu anlayış, sadece bireylerin yaşam kalitesini artırmayı hedeflemiyor, aynı zamanda sağlık alanında hastalıklardan korunma, teşhis ve tedavi süreçlerini kolaylaştırmayı da amaçlıyor.” dedi.
Yapay zekâ temelli, biyoinformatik, biyoteknoloji, biyomedikal alanlarında ortaya çıkan yeni gelişmelerin bireye özel tedavi yaklaşımlarını mümkün kıldığını ifade eden Şeker, bireysel tıp sayesinde erken dönemde teşhis, tanı ve tedavi protokollerinde bireye zarar vermeden kişiye en uygun, en etkin ve en ekonomik alternatifli tedavi yaklaşımları oluşturulabiliyor dedi. Tıpta tedavi süreçlerine moleküler genetik analizlerle desteğin her geçen gün arttığını söyledi. Tüm bu gelişmeleri, son verilerle açıklayan tek bir eserin ortaya konmasının oldukça zorlu bir süreç olduğunu belirten Şeker, çalışmaya sabır ve özveriyle katkı sağlayan başta TÜBA Üyesi Prof. Dr. Mustafa Solak ve tüm bilim insanlarımıza müteşekkir olduğumuzu özellikle dile getirmek isterim dedi.
Vefatının 600. Yılında "Süleyman Çelebi ve Mevlit Kültürü"TÜBA’nın 2022 yılında düzenlediği “Süleyman Çelebi ve Mevlid Geleneğimiz Sempozyumu”ndan yola çıkarak yayımladığı, Prof. Dr. Bilal Kemikli editörlüğünde hazırlanan “Vefatının 600. Yılında Süleyman Çelebi ve Mevlid Kültürü” adlı eser, okuyucuyla buluştu.
UNESCO tarafından vefatının 600. yılı dolayısıyla 2022 yılı Süleyman Çelebi Yılı olarak ilan edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yayımladığı genelge ile 2022 yılı aynı zamanda Türkiye’de ‘Süleyman Çelebi Yılı’ olarak tanımlandı. Bu gelişmeler ışığında TÜBA da Kültür ve Turizm Bakanlığı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Uludağ Üniversitesi paydaşlığında Süleyman Çelebi’nin doğum yeri Bursa’da “Süleyman Çelebi ve Mevlid Geleneği Sempozyumu”nu gerçekleştirdi. Sempozyumda Süleyman Çelebi’nin dönemi, hayatı, anıt mezarı, eseri, eserinin farklı coğrafyalarda etkisi, sosyolojik yansımaları ve kültürel bir değer olarak içeriği gibi konuların yer aldığı sempozyum altı farklı oturumla gerçekleştirildi. Eser, Süleyman Çelebi ve Mevlid Geleneğimiz Sempozyumu’nda sunulan tebliğlerden oluşturuldu.
Süleyman Çelebi’nin Türk inanç kültürü ve tasavvuf geleneğinde, Mevlid kültürüne yapmış olduğu katkı ile tanındığını ifade eden TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Mevlidin, İslam dünyasında yüzyıllardır icra edilen bir gelenek olarak toplum ve Türk halk bilimi açısından önemli bir kültürel değere sahip olduğunu söyledi. “Mevlid, İslam dünyasında her bölge ve toplumun kendine özgü icra usulü ile nesilden nesle aktarıldı. Süleyman Çelebi, Mevlid kültürünün öncülerinden biriydi ve bu konudaki çalışması bugün hala Türkiye ve Balkanların toplumsal hayatında güncelliğini koruyor. Mevlid üzerine ilk büyük Türkçe eser olan Vesiletü’n-Necât, Hz. Muhammed’in şiirsel bir biyografisidir ve onun hayatını, öğretilerini ve mucizelerini anlatır. Eser, Türk edebiyatının başyapıtlarından biri olarak kabul edilir ve birçok dile çevrilmiştir. Süleyman Çelebi’nin Mevlid kültürüne yaptığı katkılar onu, Türk edebiyatının ve İslam kültürünün en önemli isimlerinden biri haline getirdi.” dedi.
Emeği geçenlere teşekkür eden Prof. Dr. Muzaffer Şeker, TÜBA’nın, geçmişin kültürünü gelecek nesillere aktarma misyonunu sürdürmeye yönelik çalışmalara devam edeceğini söyledi.
Macar Asıllı Ünlü Türkolog Prof. Dr. György Hazai’nin Eseri “Ferec Baʿde’ş-Şidde – Arapça Versiyon”Merhum TÜBA Şeref Üyesi, Macar asıllı Türkolog Prof. Dr. György Hazai’nin yayına hazırladığı ve yeniden gözden geçirerek redaksiyonunu yapan Prof. Hazai’nin yakın çalışma arkadaşı Prof. Dr. İsmail Parlatır’ın eski Arap edebiyatının anonim nitelikli halk hikâyelerini bir araya toplayan eseri Ferec Ba’de’ş-Şidde’nin Arapça nüshası TÜBA tarafından yayımlandı.
TÜBA’nın Türk İslam Bilim Kültür Mirası (TİBKM) Projesi kapsamında birçok eser, transliterasyonunu tamamlanarak literatüre kazandırıldı. Bu eserlerden biri de TÜBA Şeref Üyesi Prof. Dr. György Hazai tarafından 2017 yılında yayına hazırlanan Ferec Ba’de’ş-Şidde’nin Arapçadan Farsçaya ve Farsçadan Türkçeye tercüme edilen yazma nüshası idi. Eski Arap edebiyatının anonim nitelikli halk hikâyelerini bir araya toplayan kitapların ortak adı olan Ferec Ba’de’ş-Şidde’nin Türk dili tarihindeki yolculuğunda, Eski Anadolu Türkçesi adı verilen dönemde Arapçadan Türkçeye çevrilen ve halk arasında çok okunan eserlerin başında geliyor. Macar Bilimler Akademisi Şarkiyat Kütüphanesi’nde kayıtlı bulunan bu nüsha, doğrudan Arapçadan Türkçeye tercüme ve kitaplaştırılma olarak en eski tarihi yazma olma özelliği taşıması bakımından da oldukça değerli.
Eserin henüz baskıdan çıkan Arapça versiyonunu yeniden gözden geçirerek redaksiyonunu yapan Prof. Hazai’nin yakın çalışma arkadaşı Prof. Dr. İsmail Parlatır Ferec Baʿde’ş-Şidde’nin eski Arap edebiyatında “Bin Bir Gece Masalları” tarzında anonim halk hikâyelerini bir araya getiren kitapların ortak adı olduğunu, adının “çekilen sıkıntıdan sonra saadete erme” anlamına geldiğini söyledi ve “Yayına hazırladığımız Ferec Baʿde’ş-Şidde, benzerleri arasında en eski yazma özelliğini taşıyor. Arapçadan doğrudan Türkçeye çevrilmiş olan bu versiyon, 13 bölüm olarak düzenlenen yaklaşık 180 farklı hikâyeden oluşuyor. Bu yönüyle de benzerlerinden faklı bir içeriğe sahip.” dedi.
Prof. Parlatır söyle devam etti: “Ferec Baʿde’ş-Şidde adlı Arap edebiyatının anonim nitelikli hikâyelerinin Türkçeye çevirisi üç farklı versiyonla karşımıza çıkıyor. Bunlardan birincisi, Farsça’dan tercüme edilen edilen ve 42 hikâyeden oluşan versiyonu. Bu çeviri, literatürde Arapçadan Farsçaya, Farsçadan da Türkçeye çevrilen Ferec Baʿde’ş-Şidde olarak nitelendiliyor ve “Farsça versiyon” olarak adlandırılıyor. Bu versiyonun yurt içi ve yurt dışı kütüphanelerinde pek çok yazma nüshalarının bulunduğunu biliyoruz. İkinci versiyon, Molla Lutfi’nin yaptığı 14 bölümlük Tenuhî veya Ebi'd-Dünya çevirisi. Bu çeviri üzerinde bugüne kadar bir yayın söz konusu değildir. Üçüncü versiyon ise, 13 bölümlük çeviri, bu kitapta tam metnini verdiğimiz doğrudan Arapçadan Türkçeye çevrilen eserdir. Ferec Baʿde’ş-Şidde’nin bu üçüncü versiyonu, Macar Bilimler Akademisi Şarkiyat Kütüphanesinde “TÖRÖK, Qu 5” künyesi ile kayıtlı bulunan yazmadır. Ayrıca bu yazmanın bilinen bir başka nüshası Paris Bibliotheque Nationale’de bulunuyor.” dedi.