Millî Mücadele'nin Yerel Tarihi 1918-1923 (Cilt 11): İstanbul

İşgal İstanbul’unda Ermeniler ve Yahudiler

Bu makalede İstanbul’un resmî ve fiilî işgal süreçlerinde, Ermeni ve Yahudi toplumlarının dinî kurumları merkezli örgütlenme ve faaliyetleri incelenmiştir. İki toplumun birbirine karşıt olan faaliyetleri ortaya konularak, bu faaliyetlerin neden ve sonuçları karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Ermeni Patrikhanesi, Mondros Mütarekesi’nin hemen ertesinde, Rum Patrikhanesi ile de iş birliği yaparak Osmanlı Devleti’ne karşı açıkça tavır almıştır. Kilise merkezli bu tavır, Ermeni toplumunun büyük bir çoğunluğunun da patrikhanenin faaliyetlerine destek vermesine neden olmuştur. Rum Patrikhanesi ile ortak bir muhtıra hazırlayarak Paris Barış Konferansı’na ileten Ermeni Patrikhanesi, açıkça “Türk boyunduruğundan kurtulmak” istediklerini ifade etmiştir. Bu çerçevede işgal güçleri ile Ermeniler arasında yakın ilişkiler kurulmuş, işgal kuvvetlerinin polis, tercüman, rehber vs. gibi eleman ihtiyaçlarını Rumlarla birlikte Ermeniler karşılamıştır. Dönemin Patriği Zaven Efendi bu faaliyetleri yürüten temel figürdür. Millî Mücadele’nin başarıya ulaşması sonrası Türk birlikleri İstanbul’a gelmeden önce Zaven Efendi İstanbul’u terk etmek zorunda kalmış ve ardından patriklikten de istifa etmiştir. Patrikhane de işgal sürecinde yaşananların sorumlusu olarak Zaven’i görmüş, Türkiye’yi terk etmesinin ardından ona yakın olarak tanınan din adamlarına da herhangi bir görev verilmemiştir. Ermeni Patrikhanesi’nin Rumlarla birlikte İstanbul merkezli ve işgal destekçisi tavrına karşılık Yahudi Hahambaşılığı, başlangıçta Osmanlı Devleti yanlısı, Millî Mücadele başladıktan bir süre sonra da Kuvâ-yı Milliye ve Ankara Hükümeti taraftarı bir politika takip etmiştir. Hahambaşılık’ın bu politikasında etkili olan temel figür dönemin hahambaşısı Haim Nahum Efendi olmuştur. 1909 yılında göreve gelmiş olan ve İttihatçılara yakınlığıyla bilinen Haim Nahum, Siyonist politikalara da muhalifti. Hahambaşılık içerisinde de Ermeni ve Rumlarla birlikte hareket edilmesini savunan Siyonizm yanlılarıyla mücadele etmişti. Bu politikaları nedeniyle 1920 yılı içerisinde İngilizlerin baskısıyla istifa etmek zorunda bırakılmasına rağmen Haim Nahum, yerine kendisiyle benzer görüşlere sahip bir din adamını seçtirmeyi başarmış, kendisi de Ankara’ya geçerek Millî Mücadele’yi savunmaya devam etmişti. Çalışmamızda bu iki karşıt görüşlü din adamının politika ve faaliyetleri çerçevesinde İstanbul merkezli gayrimüslim kurumlarının işgaller karşısındaki tutumlarının anlaşılmasına katkı sağlamak hedeflenmektedir.

Atıf vermek için tıklayın.

Not: Crossref'te bulunan "Actions" sekmesi üzerinden atıf metnine ulaşabilirsiniz.

Doç. Dr. Ramazan Erhan Güllü
DOI: 10.53478/TUBA.978-625-8352-73-3.ch10