Millî Teknoloji Hamlesi

Milli Teknoloji Hamlesinde Fikri Mülkiyet ve Sınai Hakların Önemi: Türkiye’de Son Yıllarda Eğitim Alanında Yapılan İyileştirmeler

Teknolojide yaşanan gelişmeler, düşünsel ve soyut üretimin önemini gün geçtikçe artırmaktadır. İnsan gücüne dayalı üretimin payının azaldığı, otomasyon ve yapay zekâya dayalı üretimin yaygınlaştığı günümüzde bu değişime ayak uydurmak ülkelerin geleceği açısından oldukça kritiktir. Bu bağlamda ülkeler, geliştirdikleri yenilikçi ürünler üzerinde hak iddia edebilmek ve rekabet edebilirliklerini korumak için büyük bir çaba göstermektedir. Fikri mülkiyet ve sınai haklar, bu dönüşüm sürecinde ürünleri sahiplenme, ekonomik kazanç sağlama ve yenilikçi teknolojileri teşvik etmede anahtar roldedir. Dolayısıyla gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler, küresel piyasada yer edinebilmek ve paylarını artırabilmek için fikri mülkiyet ve sınai haklar aracılığıyla üretimi önceliklendirmektedir. Türkiye, 2000’li yılların başında fikri mülkiyet çıktıları açısından diğer ülkelerle karşılaştırılamayacak ölçüde düşük bir düzeyde iken son 20 yılda performansını önemli ölçüde artırmıştır. Türkiye’nin performansı bu süreçte önemli artışlar gösterse de “On Birinci Kalkınma Planı (2019-2023)” ve “Ulusal Fikri Mülkiyet Stratejisi Mevcut Durum Analiz Raporu” gibi üst strateji belgelerinde fikri mülkiyetle ilgili hedeflere ulaşmak için henüz yeterli düzeye erişmemiştir. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), son dönemde fikri mülkiyet ve sınai hakları öncelikleri arasına alarak tüm eğitim paydaşlarını bilgilendirmiş, nicel hedefler koyarak izleme mekanizmaları oluşturmuş, diğer kurum ve paydaşlarla iş birlikleri kurmuş ve eğitim kurumlarının üretim kapasitesini artırmıştır. Bu adımların yanı sıra fikri mülkiyet hakkında öğretmen eğitimleri yoğunlaştırılmış, Ar-Ge merkezileri kurulmuş ve fikri mülkiyete dayalı üretim Bakanlığın büyük ölçekli projelerin odağına alınmıştır. Konu hakkında yapılan iyileştirmeler kısa sürede önemli çıktılar sağlamış, MEB kurumlarından fikri üretime yönelik başvurular ve alınan tescillerin sayısı çok büyük bir artış göstermiştir. MEB’in adımları, konu hakkında kararlı ve bütüncül iyileştirmeler yapılması durumunda fikri mülkiyet çıktılarında kısa sürede somut çıktılar elde edilebileceğini göstermektedir. Türkiye’nin fikri mülkiyet konusunda yakın zamanlı hedeflerine ulaşması için bu çabaların yaygınlaştırılması ve kurumlar arası iş birliklerinin artırılması önerilmektedir.

Mahmut Özer- H. Eren Suna
DOI: 10.53478/TUBA.978-625-8352-16-0.ch04