Millî Teknoloji Hamlesi

2000’li Yıllar: Milli Teknoloji Hamlesi ve Gelecek Perspektifi

Türkiye, sanayileşme hamlesini ve üretim odaklı kalkınmayı gerçekleştirmekte uzunca bir süre başarılı olamamıştır. Cumhuriyetin farklı dönemlerinde bu sorunu çözmek için çeşitli kalkınma modelleri ortaya konmuş olmakla birlikte, arzulanan başarı ancak 2000’li yıllarda sağlanan siyasi istikrarla teknolojide, Ar-Ge’de, inovasyonda, üretimde ve kalkınmada uzun vadeli bakış açısı sayesinde görülmeye başlamıştır. Türkiye bugün üretimde ve teknolojide atılımlar gerçekleştiren bir ülke konumundadır. Bu çalışmada, Milli Teknoloji Hamlesi’nin Türkiye’nin son yıllarda ülkemizde neden olduğu dönüşüm ve bu dönüşümün geleceği aktarılmaktadır. İlk olarak mevzuat altyapısı ve kurumsal altyapıda sağlanan düzenlemelerin de katkılarıyla Türkiye’nin son yirmi yılında Ar-Ge, teknoloji ve üretim alanında edindiği kazanımlar somut göstergeler ile ifade edilmiştir. Bunun ardından, savunma sanayinin kendine has yönetişim modelinin nasıl Milli Teknoloji Hamlesi’nin ilk başarılarının ortaya çıkmasında etkili olduğu ifade edilmiştir. Savunma sanayinde elde edilen ivmenin neticesinde bugün başarıyla gerçekleşen projeler paylaşılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise, insanlığın Dördüncü Sanayi Devrimini yaşadığı bu dönemde, savunma sanayinde olduğu gibi paradigma değişimlerine ve yıkıcı teknolojilere odaklanmanın, uzun vadeli ve sistematik bir bakış açısına sahip olmanın gelecek için büyük idealleri olan Türkiye için zorunluluk olduğu vurgulanmıştır. Bu amaçla, hem 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisinde, hem de hazırlanan sektörel strateji ve yol haritalarında Türkiye’de yenilikçi ve yıkıcı teknoloji alanlarında atılacak adımlar aktarılmaktadır. Son olarak da Türkiye’nin Milli Teknoloji Hamlesi yolculuğunun beşerî sermaye, teknoloji girişimciliği, Ar-Ge ve yatırım teşvikleri ile kamu yatırımları alanlarında sürdürülmesinin bu yolculuğun akıbet, istikamet ve ivmesini tayin edeceği vurgulanmakta; toplumsal seferberlik ruhuyla sahiplenilen Milli Teknoloji Hamlesi’nin Türkiye için olduğu gibi insanlık için de değerli olacağı ifade edilmektedir.

Mehmet Fatih Kacır
DOI: 10.53478/TUBA.978-625-8352-16-0.ch02