Türkiye ve Türk Dünyası Tarih Bilincinde Cengiz ve Halefleri Algısı
Türkiye ve Türk Dünyası Tarih Bilincinde Cengiz ve Halefleri Algısı
Güney Sibirya’da Baykal Gölünden Himalaya dağlarına, Mançurya’dan Doğu Avrupa ve Balkanlara kadar uzanan büyük bozkır kuşağı, Avrupa ve Asya’yı enlemesine birbirine bağlar. Merkezi Avrasya olarak tanımlanan ve süreklilik arz eden bu geniş hattın sakinleri olan Türk ve Moğol halkları, büyük askeri hareketleri ve göçleri ile Eski ve Orta çağ dünya tarihinin en büyük imparatorluklarını kurdular. Bunlardan Cengiz İmparatorluğu’nun kuruluşu, dünya tarihinde kendi türünde benzersiz bir olaydır. Uzak Doğu’dan, Ön Asya ve Doğu Avrupa’ya kadar olan geniş Avrasya bölgesindeki ülkeler, tarihlerinde ilk kez aynı hanedanın hâkimiyeti altında birleşmiş oldular. XIII. yüzyıldan sonra dünya tarihinin ekseni, üç asırdan fazla bir süre imparatorluğu oluşturan dört büyük kolun -Yuan / Kubilay, İlhanlı, Altın Orda ve Çağatay hanlıklarının- kendi aralarında ve diğer devletlerle olan ilişkileri ve mücadeleleri üzerine oturmuştur. Çağatay Hanlığı sahasında imparatorluğu kendi idaresinde ihya mücadelesine girmiş olan Emir Timur, bu süreci modern tarihe bağlayan yeni bir dönemin kapısını açmıştır. Bu mirasın en çok etkilediği Türkiye ve Türk dünyasında, kimlik inşasının temelini oluşturan tarih bilincine, Cengiz ve halefleri algısının nasıl yansıdığının bir bütün olarak ele alınmasına ihtiyaç vardır.