TÜBA-VI. Gıda ve Sağlıklı Beslenme Sempozyumu’nda 'Yüzyılın Salgını: Obezite'
TÜBA, Gıda ve Beslenme Çalışma Grubu organizasyonuyla, Lokman Hekim Üniversitesi ev sahipliğinde Yüzyılın Salgını: Obezite konulu “VI. Gıda ve Sağlıklı Beslenme Sempozyumu”nu gerçekleştirdi.
Türkiye’nin öncelikli ve stratejik alanları ile dünya gündemindeki kritik konulara odaklanan TÜBA’nın, Prof. Dr. Kazim Şahin yürütücülüğündeki Gıda ve Beslenme Çalışma Grubu üyelerinin programladığı sempozyumunda; sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanan obezitenin nedenleri, küresel etkileri ve bu salgına karşı bilimsel ve toplumsal yanıtları derinlemesine ele alındı. Obezitenin etkileri bütüncül yaklaşımla incelendi ve giderek büyüyen obezite sorunuyla mücadelede çeşitli stratejiler tartışıldı. Obezite ile mücadelede ulusal ve küresel düzeyde neler yapılabileceği ve bu salgına karşı nasıl daha etkili yol haritaları hazırlanacağı masaya yatırıldı. Obezite Tanımı, Nedenleri ve Sonuçları, Obezitenin Tıbbi Beslenme Tedavisi, Obezitenin Diğer Tedavi Yöntemleri ile Obezite ve Yaşam Tarzı Alışkanlıkları başlıklı 4 oturumun yapıldığı sempozyumun sonuçlarını içeren rapor ise ilerleyen günlerde kamuoyuyla paylaşılacak.
Sempozyumun açılışını, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Lokman Hekim Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Mehmet Altuğ, TÜBA Asli Üyesi ve Lokman Hekim Üniversitesi (LHU) Rektörü Prof. Dr. Fatih Gültekin ile TÜBA Asli Üyesi ve Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kazim Şahin yaptı. Başkan Şeker katkıları dolayısıyla Prof. Gültekin’e Akademinin son dönemde Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) iş birliğiyle yayımladığı “Millî Mücadele'nin Yerel Tarihi 1918-1923” adlı eseri hediye etti.
Obezite bir salgın gibi
Başkan Şeker konuşmasına Dünyada özellikle refahı, gelir düzeyi yüksek toplumlarda obezite sorununun giderek arttığını dile getirerek başladı. Yeni mesleklerin, yeni yaşam tarzının kişileri şehir hayatıyla beraber sıktığı ve kuşattığı ortamda salgın niteliğinde bir obezite sorunuyla karşı karşıyayız diyen Şeker şunları kaydetti “Küresel anlamda güvenilir ve sağlıklı gıda temini ve tedarik zincirinde ortaya çıkan sorunlar nedeniyle kendi kendine yeten bir ülke ve gıda kaynaklarında bağımsız olmak çok değerli hale geldi. Tüm bunların ne kadar önemli olduğunu Covid-19 salgınında hepimiz gördük, sonuçlarını da yıllara yayılmış şekilde yaşamaya devam ediyoruz. Özellikle Ukrayna Savaşıyla ortaya çıkan süreçte Afrika gıda sorununun derinleştiğini, gıdaya erişimdeki sıkıntıları ve Gazze’de yaşanan dramla birlikte insanların kendi tüketimini önemsediği kadar başkalarının tüketimine saygı duymadığı açıkça görülüyor. Acı olan, tüm bunların kendi hırsımıza, tüketim alışkanlıklarıma dokundurtmadan başkalarını suçlayarak çözülmesini bekliyoruz. Tüketim toplumunun beslenme alışkanlıkları, nüfus dengesizliği ve iklim değişikliğiyle ortaya çıkan üretim sorununun sonucu olarak farklı besin kaynaklarına yönelmek bizleri bir türbülansa doğru götürüyor. İnsanoğlu, sağlıklı gıda ve dünyada tüketime yönelik üretim kaygısı arasında sıkışmış durumda. Akademi olarak bütün bu sorunları yaptığımız çalıştav ve sempozyumlarla, hazırladığımız raporlarla dile getiriyoruz. Görüyoruz ki her bir konunun farklı alt katmanları var ve pek çok etken tüm süreçleri etkiliyor. Obeziteyle ilgili hazırladığımız bu programla farkındalık oluşturmak, genç kuşakların bu konuda dikkatini çekmek istiyoruz. Bu anlamda programın gerçekleştirilmesinde katkısı büyük olan Prof. Gültekin ve Prof. Şahin’in yanı sıra katılımcı bilim insanlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.”
Obez anneden doğan çocuklarda şizofreni 2.1 kat daha fazla.
Lokman Hekim Üniversitesi’nin (LHU) sağlık temalı bir üniversite olduğuna vurgu yapan Rektör Gültekin, LHU’da özellikle sağlıklı yaşama önem verildiğini, buna bağlı olarak da LHU’da sağlıklı beslenmenin temel farklılaşma alanlarından biri olduğunu söyledi, fakülteler ve programlar hakkında bilgi verdi.
Sağlıklı olmanın ilk aşamasının doğru beslenmek olduğunu ifade eden Prof. Gültekin “Obezite, sağlığı etkileyen önemli bir hastalık. Bireyler sağlıklı yaşamayı sadece kendileri için değil gelecek nesiller için de seçmeliler, bu onların sorumluluğu olmalı, çünkü obez bir anneden doğan çocuklarda şizofreni gelişme riski 2.1 kat daha fazla. Dolayısıyla hem toplum sağlığı hem de gelecek nesillerin sağlığı açısından obeziteyle mücadele gündemde olmalıdır.”
2035’te dünyadaki obez sayısı 4 milyarı aşacak.
Dünya Sağlık Örgütüne göre, dünyada 1.9 milyardan fazla aşırı kilolu veya obezite hastası bulunduğu bilgisini veren Prof. Şahin bu sayının 2035’te 4 milyarı aşacağı tahmin ediliyor dedi.
Prof. Kazim Şahin şöyle konuştu: “Obezite sıklığında 30'lu yaşlarda artış gözlenirken, 45-65 yaş aralığında en yüksek seviyelere ulaşılıyor. Türkiye 18 yaş üstü yetişkinlerde yüzde 32'lik obezite oranıyla Avrupa'da ilk sırayı alıyor. Kentsel alanlarda obezite oranı %23,8 iken, kırsal alanlarda bu oran %19,6 olarak belirlenmiş. Bu, kentsel bölgelerde daha yüksek yaşam maliyetleri, hızlı yaşam tarzı ve kolay erişilebilir işlenmiş gıdalar gibi faktörlerin obeziteyi daha fazla tetiklediğini gösteriyor. Öte yandan, çocukluk çağı obezitesi de ciddi bir sağlık sorunu haline gelmiş durumda. Türkiye'de yapılan araştırmalar, her dört çocuktan birinin fazla kilolu veya obez olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, çocukların sağlığı üzerinde uzun vadeli olumsuz etkilere neden olabilir ve ilerleyen yaşlarda çeşitli kronik hastalıkların temelini atabilir. Bundan dolayı, obezitenin önlenmesi ve kontrol altına alınması için ulusal ve uluslararası düzeyde etkili politika ve programların hayata geçirilmesi çok önemli.”
Obezitenin, yalnızca fazla kilo almakla sınırlı bir sorun olmadığını; genetik, çevresel ve sosyoekonomik faktörlerin karmaşık bir etkileşimi sonucunda ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Kazim Şahin, gelişen teknoloji ve değişen yaşam tarzları, fiziksel aktivite düzeylerinin azalmasına ve yüksek kalorili, düşük besin değerine sahip gıdaların tüketimi, hormonal ve metabolik etmenler, sigara- alkol kullanma, kullanılan antideprasan gibi bazı ilaçlar obezitenin artmasına neden olduğunu ifade etti.
Obezitenin ülke ekonomine etkisi
Obezite, dünya genelinde sağlık sistemleri üzerinde önemli bir yük oluşturuyor ve insülin direnci, diyabet, kalp hastalıkları, bazı kanser türleri ve solunum problemleri, bacak ağrıları, hareket etmede zorlanma gibi kronik hastalıkları yayılmasını tetikliyor diyen Şahin, ruhsal sorunların, toplumsal uyumsuzlukların, ekonomik olarak obezitenin tedavi maliyetleri ve iş gücü kaybının, ülkelerin ekonomileri üzerinde derin etkiler yarattığını söyledi.