Başkan Şeker 'Gıda İsrafı; Güvenlik, Adalet ve İnsanlık Meselesi'

Başkan Şeker 'Gıda İsrafı; Güvenlik, Adalet ve İnsanlık Meselesi'

T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Stratejik Araştırmalar ve Verimlilik Genel Müdürlüğü, TÜBA ve Asya Verimlilik Teşkilatı (AVT) iş birliğiyle düzenlenen “Sürdürülebilir Gıda Sistemleri için Gıda Kaybı ve İsrafının Azaltılması Çalıştayı” (Workshop on Reduction of Food Loss & Waste for Sustainable Food Systems) Ankara’da başladı.

Dört gün sürecek uluslararası çalıştayın açılış konuşmalarını; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Stratejik Araştırmalar ve Verimlilik Genel Müdürü ve AVT Ülke Direktörü Abdullah Başar, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker ve AVT Program Görevlisi Keiichi Sugita yaptı. Çalıştay, küresel gıda israfının yol açtığı sosyal, ekonomik ve çevresel sorunlara karşı AVT üyesi ülkeler arasında iş birliğini güçlendirmeyi ve sürdürülebilir gıda sistemleri için uygulanabilir politika ve teknoloji önerileri geliştirmeyi hedefliyor. Kamboçya, Fiji, Endonezya, Laos Malezya, Moğolistan, Nepal, Hindistan, Japonya, Pakistan, Filipinler, Tayland, Tayvan,  Sri Lanka, Vietnam ve Singapur’dan gelen kamu görevlileri, girişimciler, politika yapıcılar ve uzmanlar; gıda kalitesinin artırılması, iklim dirençli tarım, depolama altyapısı, yenilikçi işleme ve paketleme teknolojileri gibi çok sayıda alanda deneyim paylaşacak. Program boyunca gıda kaybı ve israfının farklı boyutları, ülkeler arası karşılaştırmalar, sürdürülebilir kalkınma göstergeleri üzerindeki etkiler, soğuk zincir ve depolama çözümleri, yeni iş modelleri, davranışsal ve toplumsal faktörler gibi pek çok başlık ele alınacak. Ülkeler, kendi ulusal uygulamalarını sekizinci oturum kapsamında sunacak; teknik geziyle yerinde incelemeler yapılacak.

Gıda kaybı ve israfı teknik bir başlık değil, kapsamlı bir güvenlik meselesidir.
TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, açılış konuşmasında gıda israfının yalnızca teknik veya ekonomik bir başlık olarak görülmesinin büyük bir eksiklik olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre dünya genelinde üretilen gıdanın üçte biri tüketiciye ulaşmadan kayboluyor. Buna karşın yüz milyonlarca insan açlık sınırında yaşıyor. Bu çelişki, küresel gıda sistemimizin yapısal dengesizliklerini gösteriyor. Bu durum; dağıtım, piyasa erişimi ve değer zincirindeki verimlilik açısından eşitsizlikleri gözler önüne seriyor.”

Prof. Şeker, gıda kaybı ve israfının toplumsal refahı azalttığını, hane halkı bütçesi üzerinde yük oluşturduğunu ve çevresel baskıyı artırdığını ifade etti: “Çöpe atılan her ürün; su, toprak, enerji ve emek kaybıdır. Bu nedenle gıda kaybı ve israfı aynı zamanda önemli bir çevresel ve iklimsel risk alanıdır. Dünyanın bazı bölgelerinde, özellikle savaş coğrafyalarında, Ukrayna’da, Gazze’de veya Afrika’nın bazı kesimlerinde, insanlar gıda ve suya, hijyenik malzemeye ya da hijyen koşullarına erişemiyor; bu durum küresel bir adaletsizliktir. Bazı toplumlar gıdaya kolay erişirken ve kültürel olarak tüketimde dengeyi gözetmezken, dünyanın başka yerlerinde insanlar temel besinlere dahi ulaşamıyor. Bu konu yalnızca Asya ya da Afrika ülkelerini değil, bütün insanlığı ilgilendiren ortak bir sorundur. Bu durum; dağıtım, piyasa erişimi ve değer zincirindeki verimlilik açısından eşitsizlikleri gözler önüne seriyor.”

Gıda kaybı ve israfı tek başına ele alınamaz
Gıda kaybı ve israfı yalnızca etik ve ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda önemli bir çevresel ve iklimsel risk alanı olduğuna işaret eden Şeker, “Bu noktada “Tek Sağlık” yaklaşımına değinmek gerekiyor. Tek Sağlık bize, insan, hayvan, bitki ve ekosistem sağlığının birbirine bağlı olduğunu hatırlatıyor. Güvensiz ya da kirlenmiş gıda insan sağlığını tehdit ediyor. Bozulan toprak ve su, verimi düşürür ve hastalıklara karşı kırılganlığı artırıyor. İklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybı ise tüm bu riskleri çoğaltıyor. Gıda sistemlerini daha iyi yönetip kayıpları ve israfı azaltırsak, bu zincirin tamamında sağlık göstergelerini iyileştirmiş oluruz. Politika yapıcılar için bu, gıda kaybı ve israfının tek başına ele alınamayacağı anlamına gelir.” dedi.

TÜBA bilim ve politika arasında köprü görevi görüyor.
Prof. Şeker, konuşmasının sonunda TÜBA’nın farklı disiplinlerden bilim insanlarını bir araya getirerek bilimsel bulguları politika önerilerine dönüştürdüğünü ve bu çalıştayın da Akademi’nin bu misyonuyla örtüştüğünü ifade etti ve “Gıda kaybı ve israfı; enerji, su, ticaret, kentsel planlama ve sosyal koruma politikalarıyla doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle çok paydaşlı ve disiplinler arası iş birliklerine ihtiyaç vardır. Türkiye’de ve AVT ülkelerinde bu alanda önemli birikimler mevcut. Bu çalıştayın çıktılarının ulusal stratejilere ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına katkı sağlamasını önemsiyorum.” dedi.

Üretilen gıdanın önemli bir bölümü tüketiciye hiç ulaşmıyor.
Gıda kaybı ve israfının yalnızca ekonomik ve çevresel bir sorun değil, aynı zamanda temel bir kalkınma meselesi olduğuna dikkat çeken Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Stratejik Araştırmalar ve Verimlilik Genel Müdürü ve AVT Ülke Direktörü Abdullah Başar, dünyada üretilen gıdanın önemli bir bölümünün tüketiciye hiç ulaşmadığının altını çizdi ve “Bu durum doğrudan gıda güvenliğini etkiliyor, sera gazı emisyonlarını artırıyor, doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmakla kalmıyor,  tarımsal ekosistemlerin dayanıklılığını da zayıflatıyor.” dedi. Çalıştayda yenilikçi gıda işleme teknolojilerinden Japonya’nın gıda kaybı ve israfı azaltma deneyimine; hasat sonrası yönetim çözümlerinden küçük ölçekli depolama sistemlerine ve sürdürülebilir gıda sistemlerini destekleyen politika çerçevelerine kadar geniş bir yelpazede konuların ele alınacak olmasının önemi üzerinde durdu. Çalıştayda ortaya konacak görüş ve önerilerin, kaynak verimliliği, gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik odaklı verimlilik artışı için ulusal reformlara ve bölgesel iş birliğine katkı sağlayacağını söyledi.

 

İlgili Fotoğraflar