TÜBA’dan “Bilim ve Eğitim-Öğretim Dili Türkçe” Başlıklı Konferans ve Panel

TÜBA’dan “Bilim ve Eğitim-Öğretim Dili Türkçe” Başlıklı Konferans ve Panel

TÜBA tarafından düzenlenen "Bilim ve Eğitim-Öğretim Dili Türkçe" başlıklı konferans ve panel, 21 Ağustos günü Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi'nin (KMÜ) ev sahipliği ve Necmettin Erbakan Üniversitesi'nin (NEÜ) katkı ve desteği, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu (AYK) ile Türk Dil Kurumu’nun (TDK) katkılarıyla, Karaman’da gerçekleştirildi.

Programa; Karaman Valisi Fahri Meral, Yükseköğretim Kurumu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, AYK Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, TÜBA Asli Üyesi ve TDK Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin, TÜBA Konsey Üyeleri NEÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker ve Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak ile KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül, Aksaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Şahin ve Çağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ünal Ay’ın yanı sıra akademisyenler ve davetliler katıldı.

TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar “Türkiye’nin bir medeniyet iddiası varsa eğitim-öğretim ve bilim dili Türkçe olmalı.”
2017’nin Türk Dili Yılı ilan edilmesi konusundaki destekleri için başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve paydaş kurumlara teşekkür ederek konuşmasına başlayan ve “Şu anda Türk milleti ve devleti İslam dünyasını oluşturan diğer devletlerle birlikte, hukuk ve ahlak dışı her türlü yöntemin kullanıldığı bir savaşla karşı karşıyadır.” diyen Prof. Acar, özellikle devletin bekası için her alanda böylesi bir saldırı ile karşı karşıya olduğu bilinciyle hareket edilmesi gerektiğini söyledi. Prof. Acar; “Türkçe, milli kimliğimizin oluşumunda birinci faktör ve böyle giderse ilerleyen yıllarda belki de bugünkü biçimiyle bir Türkçe bile bulamayacağız. Bu bakımdan maalesef Türkiye’de en önemli tehditlerden birincisi yaygın şekilde yabancı dille öğretim yapılmasıdır. Bu, etkili olmayan bir yoldur. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki ana dilin dışında yapılan bir öğretim ana dille yapılan gibi olmamaktadır. Türkiye’nin bir medeniyet iddiası olacaksa esas olarak bilim, eğitim ve öğretim dili Türkçe olmak zorundadır. Eğer en iyi okullardaki, en seçme beyinlerinize yabancı dille eğitim veriyorsanız o medeniyet iddiasını desteklemiyorsunuz demektir. Özellikle Türkçe’nin ihya edilmesi açısından yabancı dil öğretimi ile ilgili ivedilikle gerekli çareler üretmek zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak Türk milletinin milli bekasında dilin sandığımızdan önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Türkiye’nin bir medeniyet iddiası var ve olacaksa eğitim, öğretim ve bilim dilinin Türkçe olması gerektiğini tekrar söylemek istiyorum.” diye konuştu.
 
AYK Başkanı Prof. Dr. Derya Örs "Türkçe hiç kimsenin insafına terk edilemeyecek kadar önemli bir husustur."
Prof. Örs ise dilini yitiren toplumların beraberinde kimliklerini de kaybedebileceğini ifade etti. Türkçenin yakın gelecekte yabancı dillerin tehdit ve tehlikesi altında olduğunu dile getiren Prof. Örs, "Kimilerince bu küçük görülmekte, önemsiz sayılmakta veya 'Aman ne olacak' denmektedir. Biz elbette Türkçe sevdalıları, Türkçeye değer veren insanlar olarak Türkçemizi böyle bir başıboşluğa, böyle bir yok oluşa terk edemeyiz. Türkçe hiç kimsenin insafına terk edilemeyecek kadar önemli bir husustur." dedi.
 
TDK Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin “Dil bir beyin faaliyetidir.”
"Kriz, sıkıntı anlarında her şey o sıkıntıya cevap vermeye yönelik olur. Sıkıntı bittikten sonra 'Biz asıl işimizi unuttuk ve kaçırdık' dememek için her zaman dilimizle ilgilenmemiz lazım." ifadelerini kullanan Kaçalin, şöyle devam etti: "Çöpler toplanmadığı zaman katı atıklar çok mühimdir. Elektrik kesildiği zaman enerji çok mühimdir. Kıtlık olduğu zaman gıda çok mühimdir. Ama her şey var ve rahatsak o zaman sağlığın ve bilimin, sanatın devam etmesi mühimdir. Sağlık yoksa bir şeyler üretemeyiz. Biz de kendi istikametimizde, öbürlerini küçük görmeden ama kendi çizgimizde 'Bizimki birinci noktadadır, birinci derecededir' demek için buradayız."

KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül ise, böyle bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan son derece mutlu olduklarını ifade etti. Akgül, dilin insanı diğer varlıklardan ayıran en büyük özellik olduğunu söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti: “Dil, insanın dünyayı anlamlandırmasının en önemli aracıdır ve insanı diğer varlıklardan ayıran en büyük özelliktir. İnsan toplumlarının gelişimi ve bilimin varoluşu dil sayesindedir. İnsan zihni kendini en çok dille ifade eder. Dil, toplumla birlikte gelişen canlı bir organizmadır. Aynı zamanda milletleri ayakta tutan, varlıklarını ve devamlılıklarını sağlayan, bir millete dünya milletleri arasında ayrı bir kimlik veren en önemli unsurdur.”

TÜBA Şeref Üyesi Prof. Dr. Teoman Duralı “Hayatta dil ile inanç düzeninden daha önemli hiçbir husus yoktur”
Açılış konuşmalarının ardından Program, İbn-i Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı’nın konferansı ile başladı; akıl, din, dil gibi kavramların önemine değindi.

İnsanın anlam inşa eden bir varlık olduğunu kaydeden Prof. Duralı şöyle devam etti: “İnsan, evrende bir mucizedir, eşsizdir. Dünya üzerinde hiçbir varlık anlam vermek suretiyle yaşamıyor. Ancak insan her ne olursa olsun anlam vermek zorundadır. Anlam verme kabiliyetini yitiren yaşayamaz. Hayatın dayandığı temel anlamlandırmadır.”

“Hayatta dil ile inanç düzeninden daha önemli hiçbir husus yoktur.” diyen Prof. Dr. Teoman Duralı, bizi oluşturan bir biyolojik, bir de biyolojik olmayan yanımız olduğunu söyledi. İnsanı meydana getiren işleyişler bütününün kültür olduğunu kaydeden Duralı; “Kültür ve medeniyetleri oluşturan dindir. 17. yüzyılla birlikte dinin yerini felsefe almıştır. Dinin anlamlandırma işlevi felsefede de devam etmiştir. İnançsız ve dilsiz insan düşünülemez. İnanç yalnızca dünya ötesi varlık ile insan arasındaki bağlantıyı kurmamaktadır; her köşe bucağı belirlemektedir.” dedi.

Prof. Dr. Teoman Duralı; “Din ile dil ortadan kalkarsa o millet ölür. Bizim milli varlığımıza en önemli tehdit, dilimizin elimizden gidişidir. Bir milletin düşünme yetisi neyse dilinin gücü de odur. Akılla dilin gücü koşuttur. Dolayısıyla dilimiz yetersiz demek, akılsızız demektir, milletimize hakarettir.” diye konuştu.

Türkçe’nin de önemine değinen Prof. Dr. Teoman Duralı, yabancı ve yerli sözcükleri doğru ayırt etmek gerektiğini kaydetti. Uzun süreden beri dilimize geçmiş olan Arapça sözleri içleştirdiğimizi kaydeden Duralı, benzeri bir durumun Farsça ile olduğunu da belirtti. Dile en önemli zararı İngilizce ve Fransızcanın verdiğini söyleyen Prof. Dr. Teoman Duralı; “İngilizce bize sözlerini yedirerek emperyalist tasarılarını da aşılamaktadır. İngilizceyi Türkçe’nin yerine koyarak yaptığımız iş bir intihardır. Emperyalizmin en baş aracı eğitim-öğretimdir. Unutmayın 19. Yüzyılın başlarında Amerikan Kolejleri açılmıştır. Neden? Sermayeci zihniyeti aşılamak üzere.” dedi. Karaman Valisi Fahri Meral’ın Prof. Dr. Teoman Duralı’ya konuşmasının ardından plaket takdim etti.

Programın ilk oturumunun başkanlığını Prof. Dr. Mehmet Şişman yürüttü; oturumda Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Çakmak, Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Firdevs Karahan ve KMÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. İdris Nebi Uysal yer aldı.

Prof. Dr. Derya Örs’ün başkanlığını üstlendiği ikinci oturumda ise: Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürer Gülsevin, Anadolu Üniversitesi (AÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Çakır ve Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Yaylı sunumlarıyla yer aldılar.