“TÜBA IV. Uygulamalı Bilim Eğitimi Kursu” Muğla’da Gerçekleştirildi

“TÜBA IV. Uygulamalı Bilim Eğitimi Kursu” Muğla’da Gerçekleştirildi

TÜBA’nın Bilim Eğitimi Programı kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile imzaladığı protokol çerçevesinde düzenlediği temel bilimler öğretmenlerine yönelik hazırlanan “IV. Uygulamalı Bilim Eğitimi Kursu” Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde 5-9 Eylül 2016 tarihlerinde (MSKÜ) gerçekleştirildi.

TÜBA Bilim Eğitimi Programı Çalışma Grubu tarafından yürütülen ve 7 ilden 130 öğretmenin katıldığı Kurs’ta uzman 45 akademisyen tarafından; fizik, kimya, biyoloji, matematik, fen bilgisi ve Türk dili edebiyatı alanlarından seçilen öğretmen gruplarına teorik ve uygulamalı eğitim verildi. Kurs’un sonunda gerçekleştirilen sınavın ardından öğretmenlere TÜBA ve MEB tarafından sertifikaları teslim edildi.

9 Eylül’de sona eren Kurs’un kapanış konuşmalarını TÜBA Bilim Eğitimi Programı Yürütücüsü ve TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Mustafa Safran ve MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Doç. Dr. Semih Aktekin gerçekleştirdi.

Prof. Dr. Mustafa Safran “Toplumsal barışı dengeleme ve sürdürülebilir kılma, eğitimci olarak görevimizdir.”
Prof. Dr. Safran Kurs’un kapanışında yaptığı konuşmada eğitim alan öğretmenlerin hiç birinde Kurs’un son günü olmasına rağmen bir yorgunluk görmediğini ifade etti ve “Bundan sonra da Bilim Eğitimi Kurslarımıza devam edeceğiz. Sırada Marmara ve Karadeniz Bölgesi ile Güney Doğu Anadolu Bölgesi var. Bu program boyunca devamlı bir şekilde yöntem de değiştiriyoruz. Sizlerin çıktılarından hareket ettiğimiz gibi öğretim üyelerimizin faydalanılabilirliği konusunda da ölçümler yapıyoruz ve buna göre öğretim üyesi kadromuzu yeniliyoruz. Hemen hemen her programda %20 değişiklik yapıyoruz. Muğla’yı seçmiş olmamızın nedenlerinden biri de sosyal programın olmasıydı. Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekleştirdiğimiz Kurs’un ardından sosyal program talebi geldi. Bu talep üzerine Muğla seçildi ve sosyal program gerçekleştirildi. Bu anlamda öğretmen arkadaşlarımızın da taleplerini alıyor ve MEB ile de görüşüyoruz. Üniversite ortamında yapmamız daha uygun çünkü laboratuvarlara ihtiyacımız söz konusu. Bu bakımdan sağ olsunlar Türkiye’deki bütün üniversiteler bize kapılarını açıyor ve birlikte çalışmak istiyorlar. “ dedi.

Eğitimcilere yeni bir misyon yüklendiğinin altını çizen Prof. Dr. Safran “15 Temmuz 2016 tarihi Türkiye’de eğitimin milli güvenlik sorunu olduğunu ortaya çıkaran bir eylem gerçekleşmiştir. Türkiye’de eğitim milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. Eğitimcilere ve üniversitelere çok önemli bir görev düşüyor; toplumsal barışın dengelenmesi ve sürdürülebilir olması noktasında ciddi bir sorumluluk üstleniyor. Biz bunu başaramazsak Türkiye çatışma ortamı yaşar. Binlerce öğretmen ve öğretim üyesinin görevine son verildi. Bu ortamda ortaya fırsatçılar ortaya çıkacaktır. Biz eğitimciler ki bu cümlenin altını çiziyorum toplumsal barışı dengeleme ve sürdürülebilir kılma bizim görevimizdir. Bu bilinçle hareket etmek zorundayız. Bu ülke bizim ülkemiz. Öğretmen kimliğine sahip olan isimlerin bu görevi yerine getireceğine inanıyorum, bu bizim 15 Temmuz’dan sonra üzerimize düşen önemli bir görevdir. Diyerek sözlerini sonlandırdı.”

Doç. Dr. Semih Aktekin “Vatanseverlik, gelecek nesillerin doğru yetişmesi için en yüksek performansı göstermektir.”
Doç. Dr. Semih Aktekin “15 Temmuz sonrası artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, olmamalı olamaz” diyerek başladığı konuşmasını şu şekilde sürdürdü “15 Temmuz’da Cumhuriyetimizin en önemli olayına şahitlik ettik, bazılarımız sokaklarda yazılan tarihin bir parçası oldu. Biz, bu sürece dair eğitimci rolümüzün gerektirdiği görevleri yerine getireceğiz. 15 Temmuz bize milletimizin tarihsel ve kolektif hafızasının çok canlı olduğunu gösterdi. O gece insanlar sokağa çıkarken Abdülhamid’in düşüşüne Menderes’in idam edilişine atıfta bulunarak çıktı. Milletin geleceğini yine milletin azim ve kararlılığının elinde olduğunu bilerek sokaklara çıktılar. Allah’a şükür ki ülkemiz bir felaketin eşiğinden döndü.”

15 Temmuz’un Türkiye’yi işgal girişimi olduğunun altını çizen Doç. Dr. Öztekin “Bu girişimin taşeron bir örgütü vardı: FETÖ. Bu grubun örgütlenmeye başlaması eğitim ve öğretmenler aracılığıyla oldu. Grubun geçmişine baktığımızda Anadolu’nun zeki parlak öğrencilerini üniversite sınavlarına, olimpiyatlara hazırlayıp toplumsal meşruiyetini ilk etapta topladığı başarılı çocukların sınav sonuçları üzerinden sağlayan bir örgütten bahsediyoruz. Uzun vadeli gizli hedefini bilmediğimiz için eğitimdeki başarıları birçoğumuzu ikna etti. Bir öğretmen gözüyle baktığımızda şunu gördük ki, bir takım zeki çocukların testlerde, bilim, olimpiyatlarında ya da TÜBİTAK olimpiyatlarında başarılı ya da altın madalya almış, ülkenin en iyi okullarında okumuş olması vatanlarına, dinlerine, ailelerine yabancılaşmalarına engele olamamıştır. Kendi milletine ihanet edecek kadar eğitim aracılığıyla robotlaştırılmışlardır.”dedi.

“15 Temmuz gecesi eğitimin, insanı köleleştirebileceğini de gördük”
Eğer eğitim bize şüphe duymayı, sorgulamayı, bildiklerimizin doğruluğunu test etmeyi öğretmezse, bu bilinci aşılamazsa 15 Temmuz gecesi olduğu gibi kendi halkını bombalayan pilotlar gibi insanlar yetişir diyen Doç. Dr. Öztekin “Bu isimlerin hepsi çok iyi eğitim almış insanlardı. Her ne kadar bir kısmı geldikleri yere çalınan sorularla gelmişse de çalışarak gelenler olduğunu da biliyoruz fakat nihayetinde aldıkları eğitim kendi vatandaşlarına ihanet etmelerine engel olamamış. Bu yüzden eğitimin, insanı özgürleştirme aracı olabileceği gibi insanı köleleştirebileceğini de gördük o gece. Bu Kurs’ta bir hafta boyunca aldığınız sorgulayıcı, eleştirel, akıl ve mantığın kullanılmasını öğreten bir eğitimdir.” Şeklinde sözlerini sürdürdü.

Doç. Dr. Öztekin “Bu süreçte; FETÖ, PKK, DHKPC gibi örgütlerle bağı olan öğretmenlerin olduğu ortaya çıktı. Devletimiz bu konuda gerekeni yapacak ve bu isimler Milli eğitim camiasından temizlenecek. Fakat vatana ihanet sadece terör örgütlerine üye olarak ya da onlar için çalışarak yapılmaz; mesleğini gereği gibi yapmamak, öğrencilere gerekli eğitimi vermemek, tembellik etmek, görevi savsaklamak da vatana ihanettir. Bu örgütlere üye olmamak bizi otomatik olarak vatansever yapmaz. Bunun ölçüsü kendini mesleğine adamaktır, gelecek nesillerin doğru yetişmesi için en yüksek performansı göstermektir vatanseverlik. 15 Temmuz gecesi gördük ki milletimizin mayası çok sağlam. İnsanlar hayatı pahasına sokağa çıktı. Böyle bir milletin çocuklarına öğretmenlik yapmak büyük bir sorumluluk. MEB olarak, 19 Eylül – 23 Eylül arası 15 Temmuz Demokrasi Zaferi Şehitleri Anma Programı etkinlikleri düzenledik. Bayramın ardından haftanın ilk günü 15 Temmuz’un önemini anlatan konuşmalarla başlayacak. MEB, Cumhurbaşkanımızın da onayladığı ve 15 Temmuz’u çocuklarımıza anlatan bir broşür bastırdı. Okulun ilk günü bu bilgilendirme notu çocuklarımıza verilecek hafta boyunca da 15 Temmuz’u anlatacak, vatan, millet bilincini çocuklara aşılayacak çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Yaş gruplarına, branşınıza uygun bir takım yerel faaliyetlerle bunu gerçekleştirmenizi istiyoruz. Aynı zamanda yıl boyunca da yine 15 Temmuz’u unutturmayacak etkinliklerimiz olacak.” diyerek konuşmasını sonlandırdı. 

IV. Uygulamalı Bilim Eğitimi Kurs Programı