Başkan Şeker, Endonezya S-20 Summit Toplantısına Katıldı

Başkan Şeker, Endonezya S-20 Summit Toplantısına Katıldı

TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker G-20 ülkelerinin bilim akademilerinin katıldığı S-20 Summit toplantısına katıldı.

Cakarta’da düzenlenen ortak hedeflere ulaşmak ve G20 hükümetlerinin bu hedeflere etkisi konulu toplantıya Türkiye Bilimler Akademisinin yanı sıra; Avustralya Bilim Akademisi, Çin Bilimler Akademisi, Çin Sosyal Bilimler Akademisi, Académie des Sciences, Leopoldina, Alman Bilim ve Beşeri Bilimler Akademileri Birliği, Hindistan Ulusal Bilim Akademisi, Hindistan Sosyal Bilimler Araştırma Konseyi, Endonezya Bilimler Akademisi, Accademia Nazionale dei Lincei, Japonya Bilim Konseyi, Sherpa of Science20, Kore Bilim ve Teknoloji Akademisi, Kore Cumhuriyeti Ulusal Bilimler Akademisi, Güney Afrika Bilim Akademisi, Birleşik Krallık: Kraliyet Cemiyeti ve İngiliz Akademisi temsilcileri katıldı.

Toplantıda konuşan TÜBA Başkanı Prof. Şeker TÜBA’nın Türkiye'nin ulusal bilim akademisi olmanın sorumluluğuyla hareket ettiğini vurguladı. Tematik alanlarda gerçekleştirilen bilimsel toplantıların ve multidisipliner bakış açısıyla hazırlanan yayınların TÜBA çalışma gruplarının ana faaliyetleri olduğunu söyledi. Şeker; “Türkiye'nin stratejik alanları üzerine yapılan çalışmalar; ilgililer ve ilgili kurumlar için bir başvuru kaynağı olurken Türkiye'nin ve dünyanın önde gelen bilim insanları, çalışma gruplarının multidisipliner çalışmalarına katkı sağlamaktadır.” dedi.

Her küresel krizde yeni bir sistem arayışı ön plana çıkıyor.
Pandemi süreci, ekonomik kriz, çevre ve eğitim konuları üzerinde duran Başkan Şeker şu şekilde devam etti: “Science 20'nin öneminin farkındayız ve Science 20 ile ilgili tüm çalışmalara destek ve katkı sağlamaya devam ediyoruz. COVID-19 pandemisinin geçmiş pandemilerden en önemli farkı, pandeminin yayılmasında ulaşım ve iletişim hızının çarpan etkisi ve alınan önlemlerin uygulanmasıydı. Geçmiş pandemi dönemlerinin sağlıklı bir analizi yapıldığında, farklılıkları ve etki alanları değerlendirildiğinde küresel salgının yarattığı toplumsal değişimin yansımaları iyi okunmalıdır. Pandemi sonrası dönem stratejilerinin tarihsel değerlendirmeye dayalı olarak belirlenmesi normalleşme sürecinin daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesini mümkün kılacaktır. İster çevresel ister ekonomik olsun hemen her küresel krizde yeni bir sistem arayışı ön plana çıkıyor. Bu çabalar ekonomik zihniyetten kurumsal yapıya kadar geniş bir alanı kapsıyor. Doğal ve çevresel felaketlerin temel nedeni, modern zamanlarda, özellikle son iki yüzyılda izlenen ekonomik büyüme ve gelişme yollarının sonucu gibi görünüyor. Bu kapsamda herkesin eğitime erişimini sağlayacak ortak bir teknik altyapının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için çaba sarf etmeliyiz. Bu sayede hem eğitimde fırsat eşitliği sağlanabilecek hem de bilgi asimetrisini tetikleyen nedenlere çözüm üretilebileceğini düşünüyoruz.” dedi.

Daha yaşanabilir bir Dünya ve gelecek, bilim adamlarının iş birliklerine bağlı.
Yaşadığımız gezegendeki doğal yaşamın korunması ve sürdürülmesi için ekolojik dengenin korunması özel bir öneme sahip olduğunu ifade eden Şeker; çevresel tahribat ve kirliliğin önlenmesinin yanı sıra sömürü ve haksız kazançlarla mücadelenin gerekliliği bilincinin de geliştirilmesi gerekliliğinin üzerinde durdu.

Prof. Dr. Şeker şu şekilde devam etti: “Sınırsız üretim anlayışının hızlı büyüme arzusu ve aşırı kâr hırsı ile birleşmesi sonucu ortaya çıkan çevre sorunları, son dönemde daha belirgin hale geldi. Sorunların çözümü için sürdürülebilir kalkınma kavramı başta olmak üzere sorumlu üretim ve tüketim mekanizmalarına yönelik çalışmalar yapılıyor. Gelişmiş ülkeler, azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sağlık sistemlerini desteklemek noktasında daha cömert olmalı diye düşünüyoruz. Çünkü pandeminin bir ülkede bile devam etmesi tüm dünya için tehdit oluşturuyor. Yaşadığımız gezegendeki doğal yaşamın korunması ve sürdürülmesi için ekolojik dengenin korunması özel bir öneme sahip. Daha fazla kazanma ve daha fazla tüketme arzusuna dayalı kaynakların sorumsuzca kullanılması, dünyayı hızla geri dönüşü olmayan bir noktaya götürüyor. Gıda arz güvenliğinin sağlanması için gerekli altyapı çalışmalarına bir an önce başlanmalı. Hükümetlerin olduğu kadar özel sektörün de gerekli desteği vermesi gerekiyor. Özel sektörün motivasyonunu artırmak için kamu teşvikleri ve kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri artırılabilir. Daha yaşanabilir bir dünya ve gelecek, biz bilim insanlarının iş birliklerine bağlı. Bilim diplomasisi çerçevesinde bu tür akademik çalışmaların bu iş birliklerini geliştirdiğini düşünüyorum. Dünyanın geldiği noktada temel bilimlerin ne denli önem arz ettiğini bir kez daha yeniden gördük. Devam eden süreçte dünya barışı için bilim akademilerinin daha aktif rol oynamasının; hep birlikte hareket etmenin, ortak akıl yürütmenin esasen dünyanın geleceği üzerindeki olumlu etkisini ayrıca düşünmeli eylem planlarımızı bu noktada hızlı ve emin adımlarla hazırlamalıyız." 

İklim değişikliği ve COVID-19 gibi küresel çaptaki sorunlara karşı ancak küresel düzeyde cevap verilebilir ve bunun için de uluslararası iş birliği gerekir.
Toplantıda ayrıca TÜBA Asli Üyesi, Asya Bilim Akademileri ve Toplulukları Birliği (The Association of Academies and Societies of Sciences in Asia-AASSA) Başkanı ve ODTÜ Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Nuri Yurdusev de yer aldı. Prof. Yurdusev “İklim değişikliği ve COVID-19 gibi küresel çaptaki sorunlara karşı ancak küresel düzeyde cevap verilebilir ve bunun için de uluslararası iş birliği gerekir. Topyekün kararlı bir iş birliği için hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin seferber olmasını sağlamak lazım. Bu da ancak imkânlara ve kaynaklara kolay, eşit ve adil erişim ile mümkündür.” şeklinde konuştu.