Bilişim Teknolojisi ve İletişim: İnternet ve Toplumsal Etkileri Çalıştayı

Bilişim Teknolojisi ve İletişim: İnternet ve Toplumsal Etkileri Çalıştayı

TÜBA tarafından, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (BİLGEM) iş birliği ile düzenlenen “Bilişim Teknolojisi ve İletişim: İnternet ve Toplumsal Etkileri Çalıştayı” 8 Şubat 2020 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi’nde (BÜ) gerçekleştirildi.

BÜ Rektörlük Konferans Salonu’nda başlayan Çalıştay’ın açılışı; T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, T.C. Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Üyesi Prof. Dr. Necdet Ünüvar, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, TÜBA Asli Üyesi BÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan tarafından yapıldı.

Çalıştayda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Kacır, Türkiye'nin 83 milyonu aşan nüfusunun yüzde 72'sinin internet kullanıcısı, yüzde 63'ünün aktif sosyal medya kullanıcısı olduğuna işaret etti.

Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye'nin milli teknoloji adımlarını hızlandırmasını sadece ekonomik gelişmişlik açısından değil, dünyayı yeniden adalet ve merhamet değerleriyle buluşturma ödevi açısından da önemli bulduklarını ifade etti.

Sosyal medyanın daha önce birbirlerinden izole olarak yaşamını sürdüren toplulukların etkileşime geçerek etki düzeylerini artırabilmelerine imkan sağladığını belirten Kacır, sağladığı faydaların yanı sıra çeşitli sorumlulukları ve sorunları da beraberinde getirdiğini söyledi.

Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır: "Biyoteknoloji devrimi özgürlüklerin yok olmasına yol açabilir."
Kacır, son dönemde bakanlık ve bağlı ilgili kurumlarla Milli Teknoloji Hamlesi'ni toplumun ve Türkiye'nin ana gündemi haline getirmek için çalışmalar yürüttüklerini aktararak, şu bilgileri paylaştı: "Milli Teknoloji Hamlesi bir yönüyle baktığımızda Türkiye'nin yüksek katma değerli teknolojik ürünlerinin yerli, milli ve özgün olarak geliştirilmesi ve stratejik ürünlere yönelik Ar-Ge ve üretim faaliyetleri yapılmasının adı. Bir başka yönüyle de yüksek teknolojiyi kendi medeniyet değerlerimiz ışığında geliştirmenin, adalet ve merhamet toplumunu inşa etmeye yönelik çalışmalar yapmanın adıdır."

İnternetin hızla gelişmesiyle ortaya çıkan veri ve yapay zeka devriminin gelecekte dünyayı yeni bir sömürgecilik dönemiyle karşı karşıya bırakabileceğini vurgulayan Kacır, biyoteknoloji devriminin bireye ait tüm özgürlüklerin yok olması tehdidini ortaya çıkarabileceğini anlattı.

"Çalıştayın aydınlatıcı ve iç açıcı yönüyle benzerlerinden ayrılacağına inanıyorum."
Mehmet Fatih Kacır, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin milli teknoloji adımlarını hızlandırmasını ve kendi teknolojisini üreten bir ülke olmasını sadece ekonomik gelişmişlik açısından değil, dünyayı yeniden adalet ve merhamet değerleriyle buluşturma ödevimiz açısından da çok ehemmiyetli buluyoruz. TÜBA Bilişim Teknolojileri ve İletişim Çalışma Grubu'nun organizasyonunda alanın önde gelen düşünürleri ve uygulayıcılarının bir araya geldiği çalıştayın aydınlatıcı ve iç açıcı yönüyle benzerlerinden ayrılacağına inanıyorum."

Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Üyesi Prof. Dr. Necdet Ünüvar: "Teknolojik obezite ile karşı karşıyayız.”
2012 yılında bilişim ve internetle ilgili bir araştırma komisyonun başkanlığını yaptım. 1200 sayfalık bir rapor hazırlandı; bilişim ve internetin kalkınma ve ekonomik boyutları, bireysel ve sosyal boyutları, hem siber güvenlik, hem e-devlet hem de internet medyası alanlarını kapsayan çok önemli bir çalışma oldu ve bu sayede okul programlarına teknoloji dersi dahil edildi. O dönemde şöyle bir mottomuz vardı “İnternet fırsat penceresinden bakıldığında büyük bir fırsat, aksi halde büyük bir riskti.” Hem fırsat hem risk vardı.

Her çağ kendi kelimeleri ve kavramlarını geliştiriyor. Bilgi çağı aslında bence ilgi çağı. İlgimizi sürekli cezbeden unsurlar var. Yeryüzünde yaşayan hiç kimse kendini bu ilgi çapının unsurlarından bağımsız ilan edemiyor. Teknoloji şirketleri acaba bizim neyimize talip diye düşündüm. Paramıza zamanımıza ve aslında ilgimize talip. Çünkü ilgimizi yakaladığı zaman hem zamanımızı hem de paramızı alabileceğini biliyor.

Sosyal ağların gündelik hayatımızı derinden etkilediğinden bahseden Prof. Ünüvar, teknolojik obezite ile karşı karşıya olduğumuzu söyledi. Teknolojiye hakim olsaydık eğer bütün bu unsurlardan kendimizi yine de koruyamayacağımızı söyledi. Güney Kore’nin dünyanın en çok oyun, içerik ürettiğini ifade eden Prof. Ünüvar onların da bu teknolojik bağımlılıktan kendilerini arındıramadıklarını söyledi.

TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker “Bu Çalıştay, kendi içerisinde özel ama son çalışma değil. Konunun ticari etkileşimlerinden hukuki etkileşimlerine, toplumun mahremiyet alanlarından devletin güvenliğine yönelik tehditlerine kadar her bir başlığı ayrı ayrı çalışmak ve raporlamak durumundayız.”

Teknoloji ile yolculuğumuza devam edeceğiz diyen Prof. Şeker, bu süreç içerisinde riskleriyle, avantajları bir arada değerlendirip gerekli önlemleri alarak toplumun bundan olumlu etkilenmesi için düşen görevleri yerine getirmek zorundayız dedi. Prof. Şeker sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Multidisipliner bakışlara gereksinimimiz var, çünkü bilişim teknolojikleri hayatımızın her alanını kuşatmış durumda ve kuşatmaya da devam ediyor. Konu hakkında birçok ikilemi bir arada yaşıyoruz. Bir yandan gelişme ve verimlilik diyoruz, diğer yandan üretimin teşvikiyle beraber tüketim çılgınlığına da çözüm üretmeye çalışıyoruz. Bir yandan şeffaflık ve özgürlük derken, diğer yandan toplum, ülke ve bireylerin bu gelişmelerden güvenlik bağlamında en az hasarla sıyrılması için neler yapabiliriz diyoruz. Kendi içerisinde bu paradoksları artırmak mümkün. Eğer yasaklayıcı ve kendi içerisinde sorunları büyüterek engellersek kendimizi dondurmuş oluruz.

Mevlana’nın veciz ifadesiyle bulanmadan donmadan akmaya devam etmek zorundayız. Bu konuda hassasiyetlerimizi gözeterek, toplumumuzun sinir uçları ile oynanmasını engelleyerek bunun için de sağlıklı bir bilişim teknolojileri alanında kültürü edebini, adabını farkındalığını bilerek bu teknolojilerin donanım ve yazılımının yanı sıra eko sistemini de sağlıklı bir şekilde yöneterek doğru bir eğitimle aileden, ticari kurumlarımıza kadar pek çok alanı yönlendirmek durumundayız.

TBMM ve bakanlıkların konu hakkında ciddi çalışmalar yürüttüğü ve çözümler üretmek üzere çalıştığı bilgisini veren Prof. Şeker “Bugün, TÜBA-Bilişim Teknolojisi ve İletişim Çalışma Grubu’nun ilk toplantısını gerçekleştiriyoruz. Bu Çalıştay kendi içerisinde özel ama son çalışma değil. Konunun ticari etkileşimlerinden hukuki etkileşimlerine, toplumun mahremiyet alanlarından devletin güvenliğine yönelik tehditlerine kadar her bir başlığı ayrı ayrı çalışmak ve raporlamak durumundayız. Prof. Dr. Mehmed Özkan’a ev sahipliklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Toplantıya katılan kanaat önderlerinin, politika kurucularının, değerli bilim insanlarının konu hakkında verecekleri destek ve katkılar için şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.

BÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan: “Bu çalıştay sosyal bilimlerin fen bilimleri ve mühendislikle birlikte çalışma ortamı sunan öncü ve önemli bir platform olma niteliğinde.”
İnsanoğlunun kaçınılmaz bir döngünün içinde yeni buluşların bir yandan soluk kesen ürünlerinden istifade bir yana, bir yandan da teknolojinin sosyolojik, psikolojik, ekonomik, çevresel ve insani boyutta ve çoğu zaman öngörülemeyen sonuçlarıyla karşı karşıya olduğunu ifade eden Prof. Özkan, “1800’lerin sonunda gözle göremediğimiz ama temas edilince bizi bir şekilde etkileyen elektron akımlarını kontrol etmeyi başaran bilim insanları yeni bir enerji aktarım şekli, yeni bir aydınlatma aracı bulduklarını düşünürken hızla, elektrik, elektronik, haberleşme ve günümüz bilişim teknolojileriyle sonuçlanan bir süreci başlattıklarının farkında değillerdi muhtemelen.” dedi.

Prof. Dr. Mehmed Özkan sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Hızlı ve yaygın iletişim araçlarından bugünün anahtar kelimelerinden olan yapay zeka aslında belki de EDİSON’un ampülü yakan akımı kontrol edebilmesiyle başlayan bir sürecin sonucuydu. Aynı yıllarda bu topraklarda ise bir var oluş mücadelesinin başında, iç siyasi çekişmelerle kendi ordusunu ortadan kaldıran, çalıştayımızın öğleden sonraki kısmında kullanacağımız o zamanlar tekke görevi gören Nafi Baba Binasını tamamen ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanan, teknolojik olarak tamamen dışa bağımlı hale gelen bir sürecin içindeydik artık, o zamanlarda. Bu sürecin sonunda acı bir deneyim de olsa gördüğümüz bir diğer önemli gerçek ise, inanarak bütünleşmiş bir toplum, güçlü bir liderlikle kenetlendiğinde en ileri teknolojilere karşı dahi üstün gelebiliyor olmasıydı. Evet Kurtuluş Savaşından iman ve iradeyle zafer ve özgürlükle sonuçlanan bir süreçten çıktık belki. Ama çok ağır bedeller ödeyerek, kayıplar vererek.”

Şimdi ise yeni fırsatların var olduğuna dikkat çeken Prof. Özkan, Boğaziçi Üniversitesi ve Türkiye’nin benzer nitelikteki üniversitelerinde dünyanın öncü bilimsel araştırmaları gerçekleştirildiğini dile getirdi “Dünya yine deneyimle gördü ki teknolojik gelişme, kontrolsüz ve sadece ekonomik kaygılarla kullanıldığında iklim değişiminden, sosyal dengenin bozulmasına farklı sorunlarla karşılaşılmasına neden olabiliyor. Bu nedenle bir başka bakış açısıyla teknolojik gelişmelerin ele alınması, sosyal bilimlerin de güçlenerek bu konuya el atması, çevresel etkilerin önceden çalışılması artık somut bir ihtiyaç olarak önümüzde. Bu çalıştay sosyal bilimlerin fen bilimleri ve mühendislikle birlikte çalışma ortamı sunan öncü ve önemli bir platform olma niteliğinde.

Bu teknolojileri anlayıp geliştirmeye hayatını vermiş bir mühendis olarak ise benim refleks kaygım, aşırı endişe ve korumacı yaklaşımlarla 1580’lerde rasathane kazasıyla sonuçlanan süreçlere benzer süreçlere girmemiz.

1980’lerin başlarına kadar ülkemizde farklı kaygılarla telsiz yasağı yaşadığımız dönemlerde dünya internet çağına adım atmanın hazırlığı içine çoktan girmişti. Bu süreçlerden bir bilim insanı, iyi bir mühendis olmaya çabalayan bir birey olarak çıkarttığım ders, bilimde öncü olursanız teknolojide de öncü olur ve standartları belirlersiniz, aksi halde size sunulan teknolojilerin kaçınılmaz müşterisi olurken, sadece ekonomik olarak değil sosyal, kültürel ve çevresel konularda da süreçleri belirleyen değil süreçleri belirlenen toplum olma riskiyle karşı karşıya kalabiliyoruz.” dedi.

Program’ın açılış konuşmalarının ardından davetli konuşmacıların ilki olan TBMM Bilişim ve Teknoloji Bağımlılığını Araştırma Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Nabi Avcı “İnternet Çağında Birey, Aile ve Toplum” başlıklı sunumunu yaptı. Staffordshire Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hüseyin Şeker “Bireysel Verinin Gücü ve Güçlendirdikleri” ve Münih Kriminalpolis Başkanlığı Siber Suçlar Dairesi’nden Cem Karakaya “İnsanın İçindeki Firewall ve Açıkları” hakkında konuştu.

Çalıştay’da öğleden sonra Nafi Baba Binasında paralel iki oturum gerçekleştirildi. İlk oturum; “İnternet ve Toplumsal Psikoloji” başlığıyla Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (AYBÜ) Prof. Dr. Birol Akgün moderatörlüğünde Prof. Dr. Yasin Aktay, Prof. Dr. Ayşegül Toker, Prof. Dr. Veysel Bozkurt ve Bersay İletişim Grubu Onursal Başkanı Ali Saydam tarafından tartışıltı. “Yapay Zekâ ve İnsanlığın Geleceği” adlı TÜBİTAK-BİLGEM Oturumu ise Dr. Ahmet Onur Durahim moderatörlüğünde yürütüldü ve konu Prof. Dr. Türkay Dereli, Prof. Hüseyin Şeker ve Prof. Ercan Öztemel tarafından masaya yatırıldı.

İkinci oturumda; moderatörlüğünü TÜBA Konsey Üyesi Prof. Dr. Mustafa Solak’ın yerine getirdiği “İnternet Kaynaklı Ahlaki ve Hukuki Problemler” hakkında Prof. Dr. Celal Türer, Doç. Dr. Bilgin Metin, Doç. Dr. Yasin Bulduklu ve Cem Karakaya tartıştı. Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Toker’in moderatörlüğünü yaptığı “Toplumsal Hareketler ve Olayların Yayılmasında İnternetin/Sosyal Medyanın Rolü” başlıklı oturumda TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Ömer Çaha,  Prof. Dr. Edibe Sözen, Prof. Dr. Kudret Bülbül, Doç. Dr. Mehmet Emin Babacan ve Dr. Bilal Eren tartıştı.

Program Genel Değerlendirme ve Raporlama Toplantısıyla sona erdi.